24 Nisan 2015 Cuma

FRANZ KAFKA / DÖNÜŞÜM

  Hiç yorum yok
Çeviren : Ahmet Cemal
Yayın evi : Can Yayınları
Basım : 2014

Öncelikle her kitabın ön sözünü okuduğumu söylemeliyim. Çünkü bize kitap hakkında en iyi bilgiyi veren kısım bence bu bölüm. Bu kitabın ise ön sözü 'Kafka'yı Yeniden Çevirirken' diye yazılmış. Çevirmen kendi düşünceleri ile birlikte Kafka'nın söylemlerinden de alıntı yapmış. David Garnett'in bir kitabında Dönüşüm'ün yöntemini kopya ettiğini söylemesi üzerine, Kafka'nın şu yanıtıyla karşılaşır;

''Hayır! Yöntemi benden almadı. Bu yöntemin kaynağı, içinde yaşadığımız zaman. İkimiz de zamandan kopya ettik. Hayvan bize insandan daha yakın. Parmaklık, burada. Hayvanla yakınlık kurmak, insanla kurmaktan daha kolay.''

Aslında alıntıya baktığımızda bile kitap hakkında çok şey anlamak mümkün. Dönem ile ilgili verilen her bilgi aslında kitap ile ilgili verilmiş bir bilgidir. Yazarlar toplumdan etkilenir ve ya onlara karşı çıkmak ya da desteklemek için yazarlar.-Bu durum hepsi için geçerli değildir-.
Kafka'nın yaşadığı dönemde insanlığın -yaşadığımız dönemde olduğu gibi- köleliği benimsediği, toplumun bir parçası olmak için kendi benliklerinden bazı parçaları yok saydığı bir dönemdir.
Şimdi gelelim kitaba.. 

HİKAYE 

Baş karakterimiz Gregor Samsa.Bir sabah her zaman ki gibi işe gitmek için kalktığında kendini bir 'böcek' olarak buluyor.Başta ailesi böcek olduğunu doğal olarak tahmin edemedi fakat hastalanmış olduğunu düşündüler. Hemen ardından geç kalmasının sebebini öğrenmek için eve gelen müdürü durumu iyice zora soktu. Aile Samsa'ya sürekli Müdür Bey'in geldiğini ve bir açıklama beklediğini bu yüzden odasından çıkması gerektiğini söylüyordu. Gregor ise içeride yuvarlak sırtının üzerinde yatıyor, olan biteni anlamaya çalışıyordu. Durumun farkına vardığı zaman kapıyı açmak için çabaladı ve açtığında ise aile ve müdür dehşete düştü. Çünkü karşılarında Gregor yok bir 'böcek' vardı. Bu durum karşısında müdür merdivenlerden hızla kaçıp gitmiş, aile bireyleri fenalaşmış ve babası tarafından şiddet uygulanarak odasına hapis edilmiştir. Fakat ailenin ''içeridekinin oğullarının olduğu ve bir böcek olduğu'' düşüncesi çok çabuk yok oldu .Çünkü onların aklında ''içeridekinin bir böcek olduğu ve artık ailenin maddi ihtiyaçlarını karşılayamayacak duruma geldiği '' düşüncesi vardı. İlk başlarda ailesinin ''iyileşebilir'' umudu sayesinde Gregor'a kız kardeşi  yiyebileceği yemekleri getiriyordu. Hatta kız kardeşinin isteği yüzünden eşyaların çıkarılması durumunda annesi şöyle demişti;

''Bence en iyisi, odayı eskiden nasıl idiyse aynen öyle korumaya çalışmamızdır,böylece Gregor yine aramıza döndüğünde her şeyi eskisi gibi bulur,arada olup bitenleri unutması da o ölçüde kolaylaşır.'' 

Fakat  bu durum çok uzun sürmedi, ailesi iyileşmeyeceğini anladığı zaman ilk başta iyi davranan kız kardeşi olan Grete, değişmiş abisinin evden gitmesi gerektiğini söylüyordu ve babası sadece eşyalarının çıkmaması için çaba gösteren Gregor'a elma fırlatıp çok derin bir yara oluşturmuştu. 

Ve bu olaylardan çok yorulan, son zamanlarda bir şey yemez olan Gregor son nefesini verdiğinde ailesi sanki kutlama yapar gibi gezintiye çıkmış ve mutlu aile tablosu çizmiştir..

OKUYUCU YORUMU 

Kitapta ilk ilgimi çeken nokta ; sabah Gregor uyanmayınca ve odasından çıkmayınca müdürün ve ailenin Gregor'un sağlığından değil de işe gidemeyeceğinden dolayı yakınmaları ve baskıcı tavırları oldu . Bu durum bize toplumda daha da kötüsü 'aile' dediğimiz ve en çok güvendiğimiz kurumda bile olan yozlaşmayı, ilişkilerdeki yüzeyselliği ve çıkar ilişkisini gösteriyor.

Kafka'nın yaşadığı ve bence şuan yaşadığımız toplumda bir 'alışılmış kölelik' kavramı var. Ve herkes toplumun tüm bireyleri bu kavramı ayakta tutmak, yaşatmak için elinden gelen her şeyi yapıyor. Aynı zamanda durumu düzeltmek isteyen kişilere de 'böcek'miş gibi davranıyor. Bu öyküde bu kişiler Gregor'un annesi,babası ve kız kardeşidir. Ama toplum bir şeyin farkında değil o böcek gibi davrandığı insanların ismi unutulmuyor ve tarih bu köleliği benimseyen düzen yanlılarını değil bu durumu düzeltmeye çalışan insanları kabul ediyor.Öykü bitince kitabın kapağını kapattığımız zaman aklımızda tek isim 'Gregor Samsa' kalıyor.

Kafka, yaşadığı dönemin toplumunda yaşayan insanların rollerinin sadece kölelik olduğunu ve bu zincirden kurtulmak isteyenlerin sadece zincirini değil toplumdaki 'değerini' de kaybettiğini öyküsünde çok güzel yansıtmış. Kitabı okurken toplumdaki hiyerarşi ve otoriteyi çok net hissediyorsunuz. Kitap size insanların çalıştıkları,para kazandıkları sürece 'insan' olduklarını ve bu özellikleri olmazsa 'böcek' olacaklarını anlatıyor.Aslında kitaptaki 'böcek' olmamız gereken 'insan' iken .. 

Bir başka kitapta görüşmek üzere..